Malumunuz hayatın her aşamasında bir dizi karar vererek kaderimize yön veriyoruz. Beyaz Yakalı Şehir İnsanı için mikro & makro karar ağaçları artık gündelik hayatın kaçınılmaz bir parçası. İş ve kariyer ilgili olanlardan tutun da satın alma ya da tatil tercihlerimize kadar…
Harvard Business Review’ın da ele aldığı üzere, şehir insanı artık bir nevi Kişisel Yönetim Kuruluna ihtiyaç duyuyor. Önemli/zor kararlarımız arefesinde, kapısını çalıp danışabileceğimiz bir avuç güvenilir insandan bahsediyoruz özünde.
Kapitalist pazar koşulları ve bireyselliğin arttığı günümüz dünyasında bu ne denli mümkün sizce?
Karşınızdaki kişiye güvenerek sizin için önemli bir mevzuyu açmak ya da negatif sonuçlanabilecek bir tavsiyede bulunmanın riskini üstlenmek ne derece mantıklı dersiniz?
Açıkcası ben bunu “birkaç iyi adam” ile hayata geçiriyorum bir süredir. Yeri geliyor bir Whatsapp grup yazışması ile ya da telefonda (elbette idealde yüzyüze) istişare ediyoruz. Bu sayede hem bakış açısı zenginliğimizi artıyoruz hem de teknik ilgi/bilgi çapımızı genişletiyoruz.
Tabii ki bir nevi fiktif olan bu yönetim kurulunu canlı tutmak, katılımcı bireylerin kazanım dengelerini gözetmek ve gündelik koşuşturmaca içinde zaman ayırılmasını sağlamak hayli zor. Ancak kollektif hareket etme dürtünüz ağır basıyor ve sadece fırsat bazlı değil de uzun vadeli düşünerek ilişki biriktiriyor iseniz (bkz. Transactional vs. Relational Selling) “Kişisel Yönetim Kurulu” denenmeye değer.